TUSAŞ Genel Müdürü Akşit: Son 20 yılda müthiş bir atılım yaptık
Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneğince düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu "Cihannüma İstanbul Forum 2024" üçüncü gününde çeşitli konularda paneller yapıldı. Haliç Üniversitesi'ndeki forumda "Düzen kurucu bir unsur olarak Türkiye'de savunma sanayi" başlıklı sunum yapan TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI) Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit, AA muhabirine, uluslararası katılımlı bir etkinlikte Türkiye'nin geldiği noktanın dışarıdaki bilim adamları ve katılımcılar tarafından da anlaşılmasının çok önemli olduğunu söyledi. Sunumda, Birinci Dünya Savaşı'nda savunma sanayisi açısından teknolojiye sahip olmayışımızın etkisini anlattığını dile getiren Akşit, bunların devlet desteği gerektiren işler olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Akşit, bir uçak motorunun 1-2 yılda yapmanın mümkün olmadığına dikkati çekerek, "Uzun dönem devletin desteğinin ve iradesinin olması lazım. Burada tabii ki özellikle Sayın Cumhurbaşkanımıza da bizim arkamızda durdukları ve destek oldukları için özellikle teşekkür ediyoruz. Bu olmazsa tabii ki mümkün değil bu tip şeyleri yapmak." dedi. Sadece teknolojiyi geliştirme kabiliyetiyle bu araçların yapılacağını vurgulayan Akşit, Türkiye'nin özellikle savunma ve havacılık teknolojilerinde çok iyi bir yere geldiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Akşit, "Son 20 yılda müthiş bir atılım yaptık. Hatta bazı ülkelerde bildiğimiz, bizimle aynı durumdaki, 10 yıl önce göreve geldiğimde ziyaret ettiğimiz, birbirimizi tanıdığımız firmalar hala eski işlerini yapıyorlar. Biz şu anda kendi motorumuzu üretiyoruz. Bize gıptayla bakıyorlar." diye konuştu. "İSLAM DÜNYASININ VE BÖLGENİN GELECEĞİ KONUŞULDU." "Müslümanların Küresel Siyasetinde Güncel Sorunlar" başlıklı oturuma katılan Milli Savunma Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özkan, bu konuların tam bölgenin ve küresel sistemin dönüştüğü bir dönemde konuşulmasının entelektüel anlamda çok faydalı olduğunu söyledi. Bugün dünyadaki en temel meselenin entelektüel fakirlik meselesi olduğunu dile getiren Özkan, bölge ve dünyanın nereye gideceğiyle alakalı ciddi fikir ve perspektiflere ihtiyaç olduğunu anlattı. Özkan, "Cihannüma İstanbul Forum 2024"ün bölgedeki kritik dönüşüm yapıldığı bir süreçte son derece anlamlı olduğuna dikkati çekerek, şunları belirtti:" "Bizim oturumumuzda da özellikle İslam dünyasının ve bölgenin geleceği konuşuldu. Türkiye, hem İslam dünyasında hem de Orta Doğu'nun dönüşümü ve geleceği konusunda tam işin göbeğinde. Şimdi bu Türkiye'nin de dönüşümü. Yani Suriye'de ve diğer bölgede yaşananlardan dolayı Türkiye'nin de dönüşümü. Türkiye'nin de dış politikasının hem etkisi hem de etkilenmesinin sonucu olan bir dönüşüm. Dolayısıyla bunun İstanbul'da olması, Türkiye'de olması ayrıca anlamlı. Bölgeye baktığımız zaman şunu net şunu söyleyebilirim: Bölgede derin bir dönüşüm var. Artık Arap Baharı'nın etkisi bitmiş durumda. Özellikle yani 7 Aralık 2024 ile beraber, 17 Aralık 2010'da başlayan Arap Baharı süreci tamamıyla kapanmış durumda. Yeni bir sürece geçildi. Son aşamasında, Suriye'de bir devrim olmuş oldu ve muhalifler kazanmış oldu. Dolayısıyla yeni bir sürece girildi." Prof. Dr. Mehmet Özkan, bölgede birçok kavga ve çatışma olduğunu, insanların zarar gördüğünü ifade etti. Türkiye'nin bölgede düzen kurup, istikrar olsun istediğini vurgulayan Özkan, "Türkiye net bir şekilde düzen kurucu, istikrar sağlayıcı bir ülke konumuna geçmek istiyor. Batı'yla da konuşmaya çalıştığı bu. Bunu yaparken de iki temel felsefe var. Biri 'Bölgedeki ülkeler ve insanlar kendi geleceğine kendileri karar versin.' İkincisi, dış etkilerin özellikle negatif dış etkilerin bölgedeki sınırlandırılması çabası var. Türkiye bunu yapmaya çalışıyor. Türkiye, bölgesel dönüşümün göbeğinde, burada pozitif katkı sağlamak istiyor." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin bölgedeki aktörlüğü ve aksiyon alma meselesinden bahseden Özkan, şunları kaydetti: "Türkiye'nin geçen hafta Etiyopya ve Somali arasında oluşturduğu ara buluculuğun başarıya ulaşmasıyla muhtemelen yarın Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ile diğer ülkeler arasındaki ara bulucu çalışmaları da Türkiye'ye gelecek. Belki başka bölgelerde, Etiyopya ile Mısır arasındaki baraj meselesinde de ara buluculuk yapmaya çalışacak Türkiye. Çünkü bugün dünyada şu var: Dünyada sorun çözücü bir aktör kalmadı. Bugün Amerika sorun çözü bir aktör değil. Batı, sorun çözücü bir aktör değil. Dolayısıyla sorun çözme tekelini Batı kaybettikçe bu tekeli kim alacak? Bir boşluk oluştu." "TÜRKİYE'NİN BURADAKİ ANA İSTİKRAR SAĞLAYICI ÜLKE KONUMUNA GELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ" Uluslararası İlişkiler alanında çalışmalarıyla bilinen Dalia Fahmy ise oturumda Orta Doğu'daki mevcut durum ve karşılaşılan zorluklardan bahsettiklerini söyledi. Bu bölgenin jeopolitik önemini aktaran Fahmy, "Orta Doğu'ya genel bir bakış attığımız zaman eskiden Mısır ya da Suudi Arabistan gibi ülkeler burada istikrarın koruyucusu olarak görülürdü. Fakat Mısır'da zaten siyasi dalgalanmalar sonucunda güç azalması
Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneğince düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu "Cihannüma İstanbul Forum 2024" üçüncü gününde çeşitli konularda paneller yapıldı.
Haliç Üniversitesi'ndeki forumda "Düzen kurucu bir unsur olarak Türkiye'de savunma sanayi" başlıklı sunum yapan TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI) Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit, AA muhabirine, uluslararası katılımlı bir etkinlikte Türkiye'nin geldiği noktanın dışarıdaki bilim adamları ve katılımcılar tarafından da anlaşılmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Sunumda, Birinci Dünya Savaşı'nda savunma sanayisi açısından teknolojiye sahip olmayışımızın etkisini anlattığını dile getiren Akşit, bunların devlet desteği gerektiren işler olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Akşit, bir uçak motorunun 1-2 yılda yapmanın mümkün olmadığına dikkati çekerek, "Uzun dönem devletin desteğinin ve iradesinin olması lazım. Burada tabii ki özellikle Sayın Cumhurbaşkanımıza da bizim arkamızda durdukları ve destek oldukları için özellikle teşekkür ediyoruz. Bu olmazsa tabii ki mümkün değil bu tip şeyleri yapmak." dedi.
Sadece teknolojiyi geliştirme kabiliyetiyle bu araçların yapılacağını vurgulayan Akşit, Türkiye'nin özellikle savunma ve havacılık teknolojilerinde çok iyi bir yere geldiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Akşit, "Son 20 yılda müthiş bir atılım yaptık. Hatta bazı ülkelerde bildiğimiz, bizimle aynı durumdaki, 10 yıl önce göreve geldiğimde ziyaret ettiğimiz, birbirimizi tanıdığımız firmalar hala eski işlerini yapıyorlar. Biz şu anda kendi motorumuzu üretiyoruz. Bize gıptayla bakıyorlar." diye konuştu.
"İSLAM DÜNYASININ VE BÖLGENİN GELECEĞİ KONUŞULDU."
"Müslümanların Küresel Siyasetinde Güncel Sorunlar" başlıklı oturuma katılan Milli Savunma Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özkan, bu konuların tam bölgenin ve küresel sistemin dönüştüğü bir dönemde konuşulmasının entelektüel anlamda çok faydalı olduğunu söyledi.
Bugün dünyadaki en temel meselenin entelektüel fakirlik meselesi olduğunu dile getiren Özkan, bölge ve dünyanın nereye gideceğiyle alakalı ciddi fikir ve perspektiflere ihtiyaç olduğunu anlattı.
Özkan, "Cihannüma İstanbul Forum 2024"ün bölgedeki kritik dönüşüm yapıldığı bir süreçte son derece anlamlı olduğuna dikkati çekerek, şunları belirtti:"
"Bizim oturumumuzda da özellikle İslam dünyasının ve bölgenin geleceği konuşuldu. Türkiye, hem İslam dünyasında hem de Orta Doğu'nun dönüşümü ve geleceği konusunda tam işin göbeğinde. Şimdi bu Türkiye'nin de dönüşümü. Yani Suriye'de ve diğer bölgede yaşananlardan dolayı Türkiye'nin de dönüşümü. Türkiye'nin de dış politikasının hem etkisi hem de etkilenmesinin sonucu olan bir dönüşüm. Dolayısıyla bunun İstanbul'da olması, Türkiye'de olması ayrıca anlamlı. Bölgeye baktığımız zaman şunu net şunu söyleyebilirim: Bölgede derin bir dönüşüm var. Artık Arap Baharı'nın etkisi bitmiş durumda. Özellikle yani 7 Aralık 2024 ile beraber, 17 Aralık 2010'da başlayan Arap Baharı süreci tamamıyla kapanmış durumda. Yeni bir sürece geçildi. Son aşamasında, Suriye'de bir devrim olmuş oldu ve muhalifler kazanmış oldu. Dolayısıyla yeni bir sürece girildi."
Prof. Dr. Mehmet Özkan, bölgede birçok kavga ve çatışma olduğunu, insanların zarar gördüğünü ifade etti.
Türkiye'nin bölgede düzen kurup, istikrar olsun istediğini vurgulayan Özkan, "Türkiye net bir şekilde düzen kurucu, istikrar sağlayıcı bir ülke konumuna geçmek istiyor. Batı'yla da konuşmaya çalıştığı bu. Bunu yaparken de iki temel felsefe var. Biri 'Bölgedeki ülkeler ve insanlar kendi geleceğine kendileri karar versin.' İkincisi, dış etkilerin özellikle negatif dış etkilerin bölgedeki sınırlandırılması çabası var. Türkiye bunu yapmaya çalışıyor. Türkiye, bölgesel dönüşümün göbeğinde, burada pozitif katkı sağlamak istiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin bölgedeki aktörlüğü ve aksiyon alma meselesinden bahseden Özkan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin geçen hafta Etiyopya ve Somali arasında oluşturduğu ara buluculuğun başarıya ulaşmasıyla muhtemelen yarın Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ile diğer ülkeler arasındaki ara bulucu çalışmaları da Türkiye'ye gelecek. Belki başka bölgelerde, Etiyopya ile Mısır arasındaki baraj meselesinde de ara buluculuk yapmaya çalışacak Türkiye. Çünkü bugün dünyada şu var: Dünyada sorun çözücü bir aktör kalmadı. Bugün Amerika sorun çözü bir aktör değil. Batı, sorun çözücü bir aktör değil. Dolayısıyla sorun çözme tekelini Batı kaybettikçe bu tekeli kim alacak? Bir boşluk oluştu."
"TÜRKİYE'NİN BURADAKİ ANA İSTİKRAR SAĞLAYICI ÜLKE KONUMUNA GELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ"
Uluslararası İlişkiler alanında çalışmalarıyla bilinen Dalia Fahmy ise oturumda Orta Doğu'daki mevcut durum ve karşılaşılan zorluklardan bahsettiklerini söyledi.
Bu bölgenin jeopolitik önemini aktaran Fahmy, "Orta Doğu'ya genel bir bakış attığımız zaman eskiden Mısır ya da Suudi Arabistan gibi ülkeler burada istikrarın koruyucusu olarak görülürdü. Fakat Mısır'da zaten siyasi dalgalanmalar sonucunda güç azalması ortaya çıktı. Suudi Arabistan da aynı şekilde, İran gibi ülkelerde de yine karışıklıklar özellikle güçte bir azalmaya sebep oldu. Orta Doğu'ya baktığımız zaman aslında Türkiye'nin buradaki ana istikrar sağlayıcı ülke konumuna geldiğini görüyoruz. Aynı zamanda sadece bununla da kalmıyor. Burada yaşayan bütün Arap dünyasında yaşayan insanların kalbindeki ve gönlünde de gerçekten istikrarı sağlayan güç olarak görüldüğünü söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Tepkiniz Nedir?