Kadınların bilimsel çalışmalarındaki gizli engel: Matilda etkisi! Tarih onları yazmadı

AYSEL BOZAN YILMAZ- Eğitimden sağlığa, siyasetten ekonomiye, bilimden sanata birçok alanda kadınlar, üstün başarılarıyla adlarından söz ettiriyorlar. Ancak tüm başarılarına rağmen pek çok alanda erkeklerle eşit şartlara sahip değiller. Bilimde bu eşitsizlik çok daha büyük boyutta. Bunun en önemli nedeni ise “Matilda etkisi”. Kadınların bilimsel katkılarının erkek meslektaşlarına, eşlerine atfedilmesi ya da görmezden gelinmesi durumunu tanımlayan kavram, ilk olarak, bilim tarihçisi Margaret Rossiter tarafından 1993’te kullanılmış. Rossiter, kadın hakları savunucusu Matilda Joslyn Gage’in, kendisinden yaklaşık bir asır önce kaleme aldığı, erkek bilim insanlarının kadınlara kıyasla ön planda tutulduğunu dile getirdiği “Woman as Inventor” adlı makalesine atfen bu kavramı kullanmış. Gage, makalesinde, kadınların yaratıcı veya mekanik bir dehaya sahip olmadığı yönündeki toplumsal kanıyı eleştiriyor, bilim dünyasında haklarının teslim edilmemesine vurgu yapıyordu. ‘Cesaretleri kırılıyor’ Rossiter’in literatüre kazandırdığı Matilda etkisi kavramı da tarih boyunca kadınların bilimdeki görünürlüğünün ve tanınırlığının azaltılmasına, bilim alanında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesine dikkat çekiyor. Peki, günümüzde durum nasıl? Bu konuyu Yaşar Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Huriye Toker ve merkez uzmanı Avukat Destina Berfin Sever ile konuştuk. Huriye Toker Matilda Joslyn Gage’in 1883’te gündeme getirdiği bilim dünyasında kadınların “yaratıcı veya mekanik bir dehaya” sahip olmadığı kanısı bugün de devam ediyor mu? Matilda Joslyn Gage, kadınların bilim ve entelektüel alanlardan sistematik şekilde dışlanmasını eleştiren öncü bir sosyologdur. Gage’in 1883’te ortaya koyduğu, kadınların “yaratıcı veya mekanik bir dehaya” sahip olmadığı yönündeki önyargılar, günümüzde açıkça dile getirilmese de hâlâ etkisini sürdürmekte. Yapısal engeller ve toplumsal önyargılar, özellikle STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanlarında kadınların yeterince temsil edilmesini zorlaştırmakta. Kadınların bilimsel alanlarda da liderlik pozisyonlarına erişimde karşılaştığı engeller ve sosyal bilimlerdeki çalışmalara yöneltilen “kişisel” ya da “taraflı” olduğuna yönelik varsayımlar, bu önyargının güncel yansımalarıdır. Bu durum, kadınların bilimsel katkılarının hak ettiği değeri görmemesine neden olmakta ve toplumsal normlarda kök salmış eşitsizlikleri pekiştirmekte. Destina Berfin Sever Bilim dünyasında ismi bilinen kadınların sayısının az olmasında bu yaygın kanının etkisi nedir? Önyargıların etkisi büyük. Bu algı, kadınların bilimsel kariyerlere yönelme cesaretini kırmakta ve bilimsel topluluklarda yeterince temsil edilmelerini engellemekte. Toplumsal cinsiyet rollerinin kadınların profesyonel yaşamına yüklediği ek sorumluluklar, erkek meslektaşlarına oranla daha az kaynak ve destekle çalışmalarına neden olmakta. Ayrıca tarih yazımındaki cinsiyetçi bakış açısı, geçmişteki kadın bilim insanlarının başarılarının küçümsenmesine veya unutulmasına neden olmuştur. Rol modeller oluşturulmalı Bu durumun önüne geçmek için neler yapılabilir? Öncelikle toplumsal cinsiyet stereotiplerini ortadan kaldıran bir eğitim sistemi oluşturulmalı; özellikle kız çocukları bilim alanında cesaretlendirilmeli. Kadınların bilimdeki temsiliyetini artırmak için mentorluk programları ve toplumsal cinsiyet duyarlı burslar sağlanabilir. Kadın bilim insanlarının hayatları, başarıları daha görünür hale getirilmeli böylece rol modeller oluşturulmalı. Akademik ve bilimsel kurumlar, cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikalar geliştirmeli ve uygulamalı. ‘Rosalind Franklinuzun süre görmezden gelindi’ Çalışmaları erkek meslektaşları tarafından çalınan, kendi çalışması gibi sunulan kadın bilim insanlarından örnekler verebilir misiniz? Örneğin artık çoğumuzun haberdar olduğu Rosalind Franklin’in, DNA’nın çift sarmal yapısının keşfindeki kritik katkılarına rağmen, bu başarı uzun süre James Watson ve Francis Crick’e atfedilmiştir. Jocelyn Bell Burnell, radyo pulsarlarını keşfetmesine rağmen, 1974 Nobel Fizik Ödülü yalnızca erkek danışmanına verilmiştir.

Şubat 9, 2025 - 08:00
 0  0
Kadınların bilimsel çalışmalarındaki gizli engel: Matilda etkisi! Tarih onları yazmadı

AYSEL BOZAN YILMAZ- Eğitimden sağlığa, siyasetten ekonomiye, bilimden sanata birçok alanda kadınlar, üstün başarılarıyla adlarından söz ettiriyorlar. Ancak tüm başarılarına rağmen pek çok alanda erkeklerle eşit şartlara sahip değiller. Bilimde bu eşitsizlik çok daha büyük boyutta. Bunun en önemli nedeni ise “Matilda etkisi”.

Kadınların bilimsel katkılarının erkek meslektaşlarına, eşlerine atfedilmesi ya da görmezden gelinmesi durumunu tanımlayan kavram, ilk olarak, bilim tarihçisi Margaret Rossiter tarafından 1993’te kullanılmış. Rossiter, kadın hakları savunucusu Matilda Joslyn Gage’in, kendisinden yaklaşık bir asır önce kaleme aldığı, erkek bilim insanlarının kadınlara kıyasla ön planda tutulduğunu dile getirdiği “Woman as Inventor” adlı makalesine atfen bu kavramı kullanmış. Gage, makalesinde, kadınların yaratıcı veya mekanik bir dehaya sahip olmadığı yönündeki toplumsal kanıyı eleştiriyor, bilim dünyasında haklarının teslim edilmemesine vurgu yapıyordu.

‘Cesaretleri kırılıyor’

Rossiter’in literatüre kazandırdığı Matilda etkisi kavramı da tarih boyunca kadınların bilimdeki görünürlüğünün ve tanınırlığının azaltılmasına, bilim alanında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesine dikkat çekiyor. Peki, günümüzde durum nasıl? Bu konuyu Yaşar Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Huriye Toker ve merkez uzmanı Avukat Destina Berfin Sever ile konuştuk.


Huriye Toker

Matilda Joslyn Gage’in 1883’te gündeme getirdiği bilim dünyasında kadınların “yaratıcı veya mekanik bir dehaya” sahip olmadığı kanısı bugün de devam ediyor mu?

Matilda Joslyn Gage, kadınların bilim ve entelektüel alanlardan sistematik şekilde dışlanmasını eleştiren öncü bir sosyologdur. Gage’in 1883’te ortaya koyduğu, kadınların “yaratıcı veya mekanik bir dehaya” sahip olmadığı yönündeki önyargılar, günümüzde açıkça dile getirilmese de hâlâ etkisini sürdürmekte. Yapısal engeller ve toplumsal önyargılar, özellikle STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanlarında kadınların yeterince temsil edilmesini zorlaştırmakta. Kadınların bilimsel alanlarda da liderlik pozisyonlarına erişimde karşılaştığı engeller ve sosyal bilimlerdeki çalışmalara yöneltilen “kişisel” ya da “taraflı” olduğuna yönelik varsayımlar, bu önyargının güncel yansımalarıdır. Bu durum, kadınların bilimsel katkılarının hak ettiği değeri görmemesine neden olmakta ve toplumsal normlarda kök salmış eşitsizlikleri pekiştirmekte.


Destina Berfin Sever

Bilim dünyasında ismi bilinen kadınların sayısının az olmasında bu yaygın kanının etkisi nedir?

Önyargıların etkisi büyük. Bu algı, kadınların bilimsel kariyerlere yönelme cesaretini kırmakta ve bilimsel topluluklarda yeterince temsil edilmelerini engellemekte. Toplumsal cinsiyet rollerinin kadınların profesyonel yaşamına yüklediği ek sorumluluklar, erkek meslektaşlarına oranla daha az kaynak ve destekle çalışmalarına neden olmakta. Ayrıca tarih yazımındaki cinsiyetçi bakış açısı, geçmişteki kadın bilim insanlarının başarılarının küçümsenmesine veya unutulmasına neden olmuştur.

Rol modeller oluşturulmalı

Bu durumun önüne geçmek için neler yapılabilir?

Öncelikle toplumsal cinsiyet stereotiplerini ortadan kaldıran bir eğitim sistemi oluşturulmalı; özellikle kız çocukları bilim alanında cesaretlendirilmeli. Kadınların bilimdeki temsiliyetini artırmak için mentorluk programları ve toplumsal cinsiyet duyarlı burslar sağlanabilir. Kadın bilim insanlarının hayatları, başarıları daha görünür hale getirilmeli böylece rol modeller oluşturulmalı. Akademik ve bilimsel kurumlar, cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikalar geliştirmeli ve uygulamalı.

‘Rosalind Franklinuzun süre görmezden gelindi’

Çalışmaları erkek meslektaşları tarafından çalınan, kendi çalışması gibi sunulan kadın bilim insanlarından örnekler verebilir misiniz?

Örneğin artık çoğumuzun haberdar olduğu Rosalind Franklin’in, DNA’nın çift sarmal yapısının keşfindeki kritik katkılarına rağmen, bu başarı uzun süre James Watson ve Francis Crick’e atfedilmiştir. Jocelyn Bell Burnell, radyo pulsarlarını keşfetmesine rağmen, 1974 Nobel Fizik Ödülü yalnızca erkek danışmanına verilmiştir.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow