Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan ATO'ya ziyaret

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ATO Duatepe Hizmet Binası'nda katıldığı toplantıda ATO üyelerinin talep, sorun, görüş ve önerilerini dinledi. Toplantıda konuşan ATO Başkanı Gürsel Baran, asgari ücret konusunun iş dünyasının da öncelikli gündemini oluşturduğunu söyledi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu henüz çalışmalarına başlamadan konunun taraflarca gündeme getirildiğini ve her kesimin zihninde bir artış oranı oluştuğunu kaydeden Baran, “Komisyonda işçi, işveren ve hükümet temsilcileri detaylı çalışmalar yapacaklar. İşçilerimiz açısından geçim sorunu, işletmelerimiz açısından da maliyet sorunu söz konusu. Her iki tarafın da üzerinde uzlaşacağı bir rakamın açıklanmasını temenni ediyoruz. Bu noktada bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Asgari ücret en temel ücret seviyesini ifade ediyor. Yapılan işin niteliğine göre ücretler değişiyor. Zaman zaman gazetelerde haber olarak görüyoruz. Mobilya ustaları ayda 60 bin lira kazanıyor, duvar ustaları 100 bin lira, iş makinası kullananlar 150 bin lira gibi. Buradan şunu anlatmaya çalışıyorum, bizim esas sorunumuz nitelikli işgücü eksikliğimiz” dedi. “Meslekli olmak, asgari ücreti katlar” Türkiye'de hemen her ilde üniversite bulunduğunu ancak nitelikli iş gücü ve usta sayısının yetersiz olduğunu ifade eden Baran, “Kimse, bir mesleğin çırağı olmak istemiyor. Nitelikli işgücü yetiştirebilsek, gençlerimize mesleki yeterlilik kazandırabilsek, belki mesleğinin ilk yıllarında asgari ücret seviyesinde gelir elde edebilirler ancak ilerleyen yıllarda gelir seviyesi asgari ücreti katlar hale gelir. Nitelikli işgücü, işletmelerin üretim ve hizmet kapasitesini de artıracak bir unsur. İşletmeyi ilerleten çalışandan hiçbir işveren vazgeçmek istemez. Çalışanını iş yerinde tutmak ve onun refah ve huzurunu sağlamak için de elinden geleni yapar” ifadelerini kullandı. Baran, son yıllarda birçok sektörde istihdam edilen Suriyeli sığınmacıların Esad rejiminin sona ermesiyle ülkelerine dönmeye başladığını ve bunun sektörlerde istihdam açısından sıkıntı oluşturabileceğine dair endişelerin oluştuğunu söyledi. “Kredi Garanti Fonu devreye alınmalı” Baran, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara da dikkati çekerek, “Enflasyona bağlı olarak kredi maliyetlerinin de yüksek olması, ticari hayatın finansmanı noktasında ciddi sıkıntılara yol açıyor. Bu süreçte Kredi Garanti Fonu devreye alınmalı. Reel sektör için KGF ile destekler gündeme getirilmelidir” şeklinde konuştu. “Ticari kredi kartlarına taksit talebi” Ticari kredi kartlarının işletmeler için önemli bir finansman aracı niteliğinde olduğunu ifade eden Baran, “İşletmelerimiz, tüm işlemlerini kredi kartı ile yürüterek, işletmesinin sürdürülebilirliğini sağlamaya çalışıyor. Tüm bunlara rağmen ticari kredi kartlarına taksit konusunda sınırlandırma getirilmesi mağduriyetlere yol açıyor. İşletmelerimiz, nakit akışını düzenleyebilmek, finansal planlamalarını yapabilmek açısından ticari kredi kartlarına uygulanan taksit imkanları ve çeşitliliğinin artmasının sağlanmasını talep ediyor” ifadelerine yer verdi. Baran, kredi kartı ile vergi ödemelerinde limitlerin kaldırılması ve mükellefin kredi kartı limiti ne kadarsa o kadarla ödemeye imkan tanınması talebini de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'a iletti. “Vergi reformu yapılmalı” Baran, hâlihazırda yürürlükte olan vergi sisteminin KDV oranlarındaki farklılıklar, dolaylı vergilerin payının yüksekliği gibi nedenlerle kayıt dışını tetikler bir hal aldığını ifade ederek, “Vergi sisteminin kökten bir şekilde ele alınması ve kalıcı refahı sağlayacak, kayıt dışını ortadan kaldıracak, adaletli ve kapsamlı bir vergi reformunun yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Ülkemizde vergi oranlarının yüksekliği, vergi ödememe eğilimini tetikliyor. KDV oranlarındaki farklılıklar, hele aynı sektörde alım ve satımdaki farklılıklar, işlem yükü oluşturuyor ve kayıt dışılığa eğilimi artırıyor” dedi. “Aflar caydırıcı” Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kamu alacaklarına yaklaşık 50 kez af getirildiğini kaydeden Baran, “Bizim her durumda ilk aklımıza gelen şeyin af değil de, ödeme refleksinin geliştirilmesi olması gerektiği kanaatindeyiz. Afların vatandaşın yükümlülüklerini ödemesi konusunda teşvik edici değil, aksine caydırıcı etki oluşturduğunu da görüyoruz. Bu nedenle vergi sistemi, yaklaşık her iki yılda bir af yapılmayacak şekilde düzenlenmeli ve mücbir sebepler dışında af çıkmayacağı da Anayasa ile güvence altına alınmalıdır. Tüm bunların yanı sıra, şartlar ne olursa olsun vergisini günü gününe ödeyen mükelleflere yapılan indirimler, uyumlu mükellef olmaya özendirecek oranlarda uygulanmalı, hâlihazırda uygulanan 5 puanlık indirimler yükseltilmelidir” şeklinde konuştu. “Temel sorun kayıt dışı” Türkiye'de vergi ile ilgili en temel sorunlardan birinin de kayıt dışı ekonomi olduğunu belirten Baran, kayıt dışı ekonomi oranının yüzde 25'leri aştığının ifade edildiğini söyledi. Baran, “Kayıt dışı önlenmeden bizim ekonomimizi tamamen sorunsuz hale getirmemiz mümkün olmayacaktır” diye konuştu. “Destek ve teşviklerde esnaf-tacir ayrımı y

Aralık 12, 2024 - 14:00
 0  1
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan ATO'ya ziyaret

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ATO Duatepe Hizmet Binası'nda katıldığı toplantıda ATO üyelerinin talep, sorun, görüş ve önerilerini dinledi. Toplantıda konuşan ATO Başkanı Gürsel Baran, asgari ücret konusunun iş dünyasının da öncelikli gündemini oluşturduğunu söyledi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu henüz çalışmalarına başlamadan konunun taraflarca gündeme getirildiğini ve her kesimin zihninde bir artış oranı oluştuğunu kaydeden Baran, “Komisyonda işçi, işveren ve hükümet temsilcileri detaylı çalışmalar yapacaklar. İşçilerimiz açısından geçim sorunu, işletmelerimiz açısından da maliyet sorunu söz konusu. Her iki tarafın da üzerinde uzlaşacağı bir rakamın açıklanmasını temenni ediyoruz. Bu noktada bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Asgari ücret en temel ücret seviyesini ifade ediyor. Yapılan işin niteliğine göre ücretler değişiyor. Zaman zaman gazetelerde haber olarak görüyoruz. Mobilya ustaları ayda 60 bin lira kazanıyor, duvar ustaları 100 bin lira, iş makinası kullananlar 150 bin lira gibi. Buradan şunu anlatmaya çalışıyorum, bizim esas sorunumuz nitelikli işgücü eksikliğimiz” dedi.

“Meslekli olmak, asgari ücreti katlar”

Türkiye'de hemen her ilde üniversite bulunduğunu ancak nitelikli iş gücü ve usta sayısının yetersiz olduğunu ifade eden Baran, “Kimse, bir mesleğin çırağı olmak istemiyor. Nitelikli işgücü yetiştirebilsek, gençlerimize mesleki yeterlilik kazandırabilsek, belki mesleğinin ilk yıllarında asgari ücret seviyesinde gelir elde edebilirler ancak ilerleyen yıllarda gelir seviyesi asgari ücreti katlar hale gelir. Nitelikli işgücü, işletmelerin üretim ve hizmet kapasitesini de artıracak bir unsur. İşletmeyi ilerleten çalışandan hiçbir işveren vazgeçmek istemez. Çalışanını iş yerinde tutmak ve onun refah ve huzurunu sağlamak için de elinden geleni yapar” ifadelerini kullandı.

Baran, son yıllarda birçok sektörde istihdam edilen Suriyeli sığınmacıların Esad rejiminin sona ermesiyle ülkelerine dönmeye başladığını ve bunun sektörlerde istihdam açısından sıkıntı oluşturabileceğine dair endişelerin oluştuğunu söyledi.

“Kredi Garanti Fonu devreye alınmalı”

Baran, finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara da dikkati çekerek, “Enflasyona bağlı olarak kredi maliyetlerinin de yüksek olması, ticari hayatın finansmanı noktasında ciddi sıkıntılara yol açıyor. Bu süreçte Kredi Garanti Fonu devreye alınmalı. Reel sektör için KGF ile destekler gündeme getirilmelidir” şeklinde konuştu.

“Ticari kredi kartlarına taksit talebi”

Ticari kredi kartlarının işletmeler için önemli bir finansman aracı niteliğinde olduğunu ifade eden Baran, “İşletmelerimiz, tüm işlemlerini kredi kartı ile yürüterek, işletmesinin sürdürülebilirliğini sağlamaya çalışıyor. Tüm bunlara rağmen ticari kredi kartlarına taksit konusunda sınırlandırma getirilmesi mağduriyetlere yol açıyor. İşletmelerimiz, nakit akışını düzenleyebilmek, finansal planlamalarını yapabilmek açısından ticari kredi kartlarına uygulanan taksit imkanları ve çeşitliliğinin artmasının sağlanmasını talep ediyor” ifadelerine yer verdi.

Baran, kredi kartı ile vergi ödemelerinde limitlerin kaldırılması ve mükellefin kredi kartı limiti ne kadarsa o kadarla ödemeye imkan tanınması talebini de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'a iletti.

“Vergi reformu yapılmalı”

Baran, hâlihazırda yürürlükte olan vergi sisteminin KDV oranlarındaki farklılıklar, dolaylı vergilerin payının yüksekliği gibi nedenlerle kayıt dışını tetikler bir hal aldığını ifade ederek, “Vergi sisteminin kökten bir şekilde ele alınması ve kalıcı refahı sağlayacak, kayıt dışını ortadan kaldıracak, adaletli ve kapsamlı bir vergi reformunun yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Ülkemizde vergi oranlarının yüksekliği, vergi ödememe eğilimini tetikliyor. KDV oranlarındaki farklılıklar, hele aynı sektörde alım ve satımdaki farklılıklar, işlem yükü oluşturuyor ve kayıt dışılığa eğilimi artırıyor” dedi.

“Aflar caydırıcı”

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kamu alacaklarına yaklaşık 50 kez af getirildiğini kaydeden Baran, “Bizim her durumda ilk aklımıza gelen şeyin af değil de, ödeme refleksinin geliştirilmesi olması gerektiği kanaatindeyiz. Afların vatandaşın yükümlülüklerini ödemesi konusunda teşvik edici değil, aksine caydırıcı etki oluşturduğunu da görüyoruz. Bu nedenle vergi sistemi, yaklaşık her iki yılda bir af yapılmayacak şekilde düzenlenmeli ve mücbir sebepler dışında af çıkmayacağı da Anayasa ile güvence altına alınmalıdır. Tüm bunların yanı sıra, şartlar ne olursa olsun vergisini günü gününe ödeyen mükelleflere yapılan indirimler, uyumlu mükellef olmaya özendirecek oranlarda uygulanmalı, hâlihazırda uygulanan 5 puanlık indirimler yükseltilmelidir” şeklinde konuştu.

“Temel sorun kayıt dışı”

Türkiye'de vergi ile ilgili en temel sorunlardan birinin de kayıt dışı ekonomi olduğunu belirten Baran, kayıt dışı ekonomi oranının yüzde 25'leri aştığının ifade edildiğini söyledi. Baran, “Kayıt dışı önlenmeden bizim ekonomimizi tamamen sorunsuz hale getirmemiz mümkün olmayacaktır” diye konuştu.

“Destek ve teşviklerde esnaf-tacir ayrımı yapılmasın”

Kamunun destek ve yardımlarında esnaf/tüccar ayrımı yapmasının ekonomik alanda adaletsizlik oluşturduğunu ifade eden Baran, “Yan yana iki dükkânda faaliyet gösteren, aynı işle iştigal eden işletmelerden biri esnaf, diğeri de odamıza kayıtlı gerçek kişi ticari işletmesi olabiliyor. Sadece kayıtlı olunan kuruluş farklı diye bu işletmeler farklı uygulamalara maruz kalıyor. Esnaf ve sanatkâr konumunda olanlar, Esnaf Kefalet Kooperatifleri vasıtasıyla devlet desteğinden yararlanarak, piyasa faizlerinin yaklaşık yarısı kadarıyla finansman temin edebiliyor. Odalarımıza kayıtlı işletmeler ise kredi kullanmak isterse komşusunun iki katı faiz ödemek zorunda kalıyor. Bu nedenle devlet destek ve teşviklerinde esnaf-tacir ayrımı yapılmadan eşit koşullar sağlanmasını talep ediyoruz” dedi.

“Konkordato, alacaklı şirketleri batma noktasına getiriyor”

Şirketlerin yaşatılması açısından faydalı olan konkordato müessesinin beş yılı aşan uygulama süresi içerisinde alacaklılar için korkulu rüya haline geldiğini kaydeden ATO Başkanı Gürsel Baran, uygulamanın borçluyu koruma şemsiyesi altına alırken, alacaklının kendini güvencede hissedeceği bir dayanak sağlamadığını ifade etti. Baran, “Ticari sistem zincir halinde işleyen bir sistemdir. Bu sistemde bir borçlunun ödeme yapmaması zincirleme halinde diğerlerine yansıyor. Konkordato ilan eden şirketten alacağı olanlar, kendi borçlarını ödemekte sıkıntı yaşayarak batma noktasına geliyor. Konkordato müessesesinin alacaklıyı da gözetecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyiz. Şirketi konkordato ilan edecek konuma getiren sahibi veya yöneticilerinin de sorumlu olacağı, o şirketten alacağı olanların da tahsilatının bir an önce gerçekleştirileceği yeni bir sistem kurulmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Dava açma süresi 1 yıl olarak yeniden düzenlenmeli”

İşçi-işveren davalarının iş dünyasının yaşadığı sorunların başında geldiğini ifade eden Baran, “İşçilerin işten ayrıldıktan sonra kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve diğer tazminatlar konusunda dava açma süresi 5 yıl. İşletmenin geleceği açısından belirsizlik oluşturan bu durumun yaşanmaması için, önümüzü görebilmek için, dava açma sürecinin bir yıl olarak yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz” dedi.
Sosyal yardımlar konusuna da değinen Baran, “Mevcut sosyal yardım sistemini, yoksulluğu azaltmanın yanı sıra, şartları uygun olanların işgücüne katılımını da teşvik eder bir yapıya kavuşturmamız gerektiği kanaatindeyiz” dedi. Baran, reel sektörü etkileyecek kararlarda iş dünyası temsilcileri ile istişare edilmesinin muhtemel mağduriyetlerin önüne geçilmesine ve daha doğru ve yerinde sonuçların ortaya çıkmasına katkı sağlayacağına inandıklarını da sözlerine ekledi.

Baran'ın konuşmasının ardından ATO Yönetim Kurulu ve Meclis üyelerinin tek tek söz alarak sorunlarını dile getirdiği toplantıda, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'a ATO'nun 68 Meslek Komitesi'ne bağlı üyelerinin görüşlerinin yer aldığı bir de dosya sunuldu.

Toplantıda Ticaret Bakan Yardımcısı Özgür Volkan Ağar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Lutfihak Alpkan, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. İ. İlhan Hatipoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez, Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İŞKUR Genel Müdürü Samet Güneş, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürü Hüseyin Cahit Büyükbaş, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Altındal ile ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Temel Aktay, ATO Meclis Başkanı Mustafa Deryal, Meclis Başkan Yardımcıları Vecdet Fehmi Şendil ve Ali İhsan Özdemir, ATO Yönetim Kurulu Üyeleri Adem Ali Yılmaz, Ahmet Akça, Ali Yıldız, Ali İhsan Güçlü, Halil İlik, Doç. Dr. Ömer Çağlar Yılmaz, Yasin Özyolu, ATO Meclis Başkanlık Divan Kâtibi Ayşe Nilay Çelik de yer aldı.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow